Halk arasında basur olarak bilinen ve anüs bölgesinde yer alan damarların genişleyip şişmesi sonucu oluşan sağlık sorunudur. Dışkılama sırasında zorlanma, uzun süreli kabızlık, obezite ve gebelik gibi nedenlerle baskıya maruz kalır. Bu baskı sonucunda damarlar genişleyerek şişer ve hastalık oluşur. Hemoroid, iç ve dış olmak üzere iki farklı türü bulunmaktadır.

Bu Yazıda Okuyacaklarınız
Basur Belirtileri Nelerdir?
Basur, anüs ve rektum bölgesinde oluşan şişmiş damarların neden olduğu bir rahatsızlıktır. Hastaların karşılaşabileceği belirtiler, türüne ve ciddiyetine göre değişiklik gösterebilir. Ancak bazı yaygın belirtiler mevcuttur.
En yaygın belirtisi dışkılama sırasında ortaya çıkan parlak kırmızı renkte kanamadır. Bu kanama genellikle tuvalet kağıdında, dışkıda ya da tuvalet içinde fark edilir. İç durumunda bu belirti daha yaygındır ve genellikle ağrı olmadan meydana gelir.
Dış türü, anüs çevresindeki cilt altında geliştiğinde, oturma ve dışkılama sırasında ciddi bir ağrı ve rahatsızlığa neden olabilir. Özellikle uzun süreli oturmalarda bu ağrı artabilir.
Anüs çevresinde belirgin bir şişlik ve kaşıntı hissi oluşabilir. Bu durum, bölgedeki damarların iltihaplanması ve tahriş olması sonucunda meydana gelir.
Bazı hastalar, sürekli bir akıntı veya nemlilik hissi yaşarlar. Bu durum, genellikle iç türü nedeniyle meydana gelir. Hijyen sorunlarına yol açabilir.
Dış durumunda, anüs çevresinde ele gelen sert bir şişlik fark edilebilir. Bu şişlik, damarların şişmesinden kaynaklanır ve rahatsızlık verebilir.
Basur belirtileri, günlük yaşamı olumsuz etkileyen rahatsız edici semptomlarla görülür. Erken teşhis ve tedavi, bu belirtilerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bu sayede, hastanın yaşam kalitesi artırılır ve günlük yaşamı daha rahat hale gelir.

Hemoroid Neden Olur?
Hemoroid, anüs ve rektum çevresindeki damarların genişleyip şişmesi sonucu oluşan rahatsızlıktır. Bu durumun birçok nedeni vardır ve genellikle kişinin yaşam tarzı ve bazı fiziksel faktörlerle ilişkilidir.
En yaygın nedenlerinden biri, uzun süreli kabızlık ve dışkılama sırasında zorlanmadır. Sert dışkı, anüs bölgesindeki damarlar üzerinde baskı oluşturur. Bu durum zamanla damarların şişmesine ve genişlemesine yol açar. Düzenli dışkılamada zorlanma, oluşum riskini artırır.
Uzun süre oturarak çalışmak veya oturarak vakit geçirmek, anüs bölgesindeki damarlara sürekli baskı yapar. Bu baskı, damarların şişmesine neden olabilir ve hastalığın oluşumunu tetikleyebilir. Ofis çalışanları ve uzun süre araç kullanan kişiler bu durumdan daha fazla etkilenir.
Gebelik sürecinde, anne adayının vücudundaki hormonal değişiklikler, pelvik bölgedeki damarlara baskı yapar. Ayrıca, doğum sırasında itme hareketleri de anüs bölgesindeki damarlarda şişmeye yol açabilir. Bu nedenle hamilelikte sıkça görülür.
Fazla kilolu olmak, pelvik bölgedeki damarlar üzerinde sürekli bir baskı oluşturur. Bu durum, damarların genişleyip bu hastalığa dönüşmesine neden olabilir. Obezite, riskini artıran önemli faktörlerden biridir.
Düşük lifli ve sağlıksız beslenme, dışkının sertleşmesine ve kabızlığa yol açar. Bu da dışkılama sırasında zorlanmayı artırarak hastalığın oluşumunu tetikleyebilir.
Hemoroid oluşumunda bu faktörler rol oynar. Kişinin yaşam tarzına dikkat etmesi, hastalığın riskini azaltmada önemli bir etkendir.
Hemoroid Tedavi Yöntemleri
Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir rahatsızlıktır. Ancak, farklı tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınabilir. Tedavisi, hastalığın şiddetine ve türüne göre değişir. Erken teşhis ve uygun tedavi ile semptomları hafifletilebilir. Tamamen iyileşme sağlanabilir.
Hafif vakalarda, doktorlar ağrı, kaşıntı ve iltihaplanmayı hafifletmek için krem veya ilaç reçete eder. Bu ilaçlar, lokal olarak uygulanarak yarattığı rahatsızlığı hafifletir. Ayrıca, ağrıyı gidermek ve dışkıyı yumuşatarak kabızlığı önlemek için laksatifler veya lif takviyeleri kullanılabilir.
Tekrarlamasını önlemek ve hafif vakaları kontrol altına almak için yaşam tarzı değişiklikleri önemlidir. Yüksek lifli bir diyet benimsemek, bol su içmek ve düzenli egzersiz yapmak, hem kabızlığı hem de zorlanmayı azaltır. Ayrıca, tuvalette uzun süre oturmaktan kaçınmak da hastalığın oluşumunu engelleyebilir.
Daha ileri aşamalardaki vakalarda, doktorlar minimal invaziv yöntem tercih eder. Lastik bant ligasyonu, köküne bir bant yerleştirilerek kan akışının kesilmesini sağlar. Skleroterapi, bir kimyasal enjekte edilerek damarların küçülmesi hedeflenir. Infrared koagülasyon ise küçültmek için ışık enerjisi kullanır.
İleri derece vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Hemorodektomi, büyük olanların cerrahi olarak çıkarıldığı bir operasyondur. Ayrıca, kesilmeden içeri itildiği hemorodopeksi yöntemi de kullanılabilir.
Bu tedavi yöntemleri, hemoroid semptomlarını hafifletmeye ve hastalığın ilerlemesini durdurur. Uygun tedavi ile hastalar, yaşam kalitelerini artırır. Böylece günlük aktivitelerine daha rahat devam edebilirler.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?